Hoşgeldin Bebek Kurabiyeleri

Haberler iyi! En sonunda itfaiye de geldi ve tüm evraklar hazır. 1 hafta aralık verdiler, şu tarihler arasında gelecek itfaiye kontrole diye, neyseki 2. gününde geldi ve denetimi tamamladı. Bitmedi daha gerçi, ancak bugün-yarın başvurumu yapmaya hazırım. Biraz enerjim, neşem yerine geldi. Şimdi “şeker hamuru ustası” arıyorum, birlikte çalışmak için. ??

Göçen hard diskimi de mydisk’e gönderdim, umuyorum övüldükleri kadar varlardır, ve ayrıca umuyorum diğer firmalar gibi ellerine düştüğüm için kesenin ağzını açtırma beklentisi içinde değillerdir.

Haftanın ilk 2 günü atölyedeydim. Doğalgaz konusunda ürkek olduğum için açtırmamaya, klima ile ısıtmaya karar vermiştim; ancak klima ısıtmaktan ziyade odayı daha da soğutunca telaş içinde komşu dükkanları gezmeye başladım. Arçelik komşumuzmuş, turuncu ısıtıcılardan aldım. Biraz pahalıya patladı ama değdi doğrusu. Gitmişken bir de kettle aldım; malum ilk gün yokluk içinde geçiyor eksikleri tespit et, ani raştır al derken… Öğle yemeğini 1 paket cipsle geçiştirmişim. Ayaklarım da çok üşümüştü sabah klimanın ısıtmasını beklerken. Biraz yeısıtıcıya doğru uzatıp ayaklarımı, çalışmaya devam ettim. Öyle bir kaptırmışım ki duman çıkmaya başladığında farkettim sarı botlarımın (tabanı çok kalındır bilirsiniz) yanmaya başladığını. Yanmak denmez de tabi ayaklarım sıcağı hissetmemiş, botun tabanı genişleyip bottan ayrılmaya karar vermiş. Botlarıma acıdım, ama çok da güldüm doğrusu 🙂 Tabi ki doğalgazı da açtırmaya karar verdim, musluk için ısıtıcı alırım diyordum; olacak iş değilmiş. Alışacağız kombiye.

2. gün yuva gibiydi atölye. Kendime bir düzen kurdum, bilgisayarımdan işe bağlandım; gelsin çaylar. Bir taraftan toplantılara girerim; keyfim iyi. Derken kapı çaldı; bir bayan. Müşteri geldi herhalde şaşkınlığıyla kapıyı bir açtım ki blogcu pastacılardan kurabiyesepetim. 3. gün çaya bekliyordum görüşecektik bol bol ama ayak üstü kısa bir sohbet edebildik ancak. Nasılsa komşuyuz, görüşürüz. Biraz sonra bir beyle görüştüm, gelmezse itfaiye, bize buyrun muhtarlığa birlikte arayıp yönlendirelim önerisinde bulununca anladım muhtar olduğunu. Utandım öncesinde homur homur, bizim belediyelerin ne kadar ağır ve sistemsiz işlediğine dair söylendiğime 🙂 Tam tekrar yerime oturdum bir kaç dakika geçti kapı yeniden çaldı.
2 adam. Ya, şimdi kim geldi acaba diye bakınırken, Elif Dedeoğlu diyerek girdiler içeri. Biz itfaiye müdürlüğünden… sözünü kesip, heyecanımı belirttim hemen. Denetimim yapıldı, notlar alındı ve gittiler.

Bir anda kalakaldım ne yapacağımı bilemeksizin. Çünkü benim düşünceme göre gelmeyeceklerdi, günlerce bekleyecektim orada. Planlarım suya düşünce bir an oturup kalmışım sandalyede. Çıkmak da istemedim, eve dönesim gelmedi. Tabi 5 dakika daha oturduktan sonra pılımı pırtımı kettle ımı toplayıp sobamı kapadım ve herkesi aramaya başladım müjdeyi vermeye.

Sürekli Salı gelecekler iddiasında bulunan annem çok sevindi her zamanki gibi doğru tahminde bulunabildiğine. Temiz kalp işte yok ki bende 🙂

İşin özeti, havam değişti!!

Mustafa doktorun kurabiyeleri

Oldu bu iş galiba! Bugün belediyeden telefon geldi, itfaiye evrağınızı aldık diye! İlk defa ben belediyeyi değil, onlar beni arayınca bir şeylerin değişmeye başladığını anladım ben zaten. Evraklarımı götürebilirmişim.

Gittim hemen, ama aksilik o ya, kaşeyi unutmuşum evde. Ne deseler beğenirsiniz: ‘önemli değil!’.

Bunda bir tuhaflık var diyerek oturdum; tabi yine indim çıktım indim ödedim tekrar çıktım, tekrar ödedim, derken eve yollandım. Kısa sürmedi ama bu sefer işler yolunda olunca daha az rahatsız oldum.

Daha güzeli, beni yönlendirdikleri sağlık merkezi vardı ya, “bunu kabul etmeyebilirler” dendi… inanamadım. Siz söylediniz deyince, ‘yooo, genelde özel polikliniklerde yaptırıyorlar’ demesin mi! Gel de ağlama, bizzat kendisiyle konuştum, bana yerini tarif etti vs… inanılır gibi değil. Ama neyse yüzlerce insanlarla uğraştıklarını düşünerek uzatmadım. Güzel olan 2-3 ay sonra gitmem gereken muayeneyi özel poliklinikte yaptırabileceğim. O sağlık merkezindeki çığlıkçı kadının ‘sen gel, götür şunu içeri ver’ muamelesine tekrar maruz kalamayacaktım; kavga da huzursuz ediyor insanı.

Bugün ne yaptık anlatayım; belediyenin istediği tüm evrakları götürdüm. Haşere ilaçlama sözleşmesi, sağlık raporları (portör muayenesi ve ciğer), dükkanın fotoğrafları ve krokisi, şirket belgeleri, ticaret sicil belgeleri (merkez + şube olarak dükkan) vs vs hepsini götürdüm. 2 de fotoğraf. Bu evraklar gitti, geldi, işlendi… bu arada tabela vergisi ödedim. Tabela takıldıktan sonra faturayı götürüp ilan-reklam beyannamesi veriliyor, 1 ayı geçerse cezası var. Fatura yanımdaydı, cezasız atlattık yine. Zabıta görürse ceza yazar ihmal etmeyin dedi, yanımdaki dükkanın zabıta olduğunu bilmeyerek. Böyle de bir yerde dükkan açmak şaşkınlığını ancak ben gösterebilirdim sanırım. Neyse, dükkanın camlara perde yerine one-way-vision yaptırmayı düşünüyordum. O görselde faaliyetimle ilgili logo, ürün fotosu vs kullanırsam yine vergiye tabi olurmuş, dolayısıyla tek renk vb yapmaya karar verdim. Metrekare çok büyük olduğu için vergisi de yüksek çıkıyor. Tabela vergisi de tabelanın büyüklüğüne, ışıklı-ışıksız vb olmasına göre vergilendiriliyor.

Onu da hallettik, ayrıca bir de harç ödedim, merak edene 750TL civarında. Dükkan 60m2 gözüktüğü için, metrekareye ve faaliyet alanına göre de bu tutarlar değişiklik gösterebiliyor. Son olarak evraklara müdürün onayı alındığında benim işim denetim beklemek üzere tamamlanmış oldu. Hala şaşkınlığı içerisindeyim. Bir tek doğalgazım kaldı açılmayı bekleyen, onu da hafta içi halledeceğim kaygısızca :)! Açılış yapsam mı acaba! Şimdi ayrı düşünceler, ne kadar aktif olur bilemem, çok da özel bir yer değil ama bir açılış ister değil mi, komşularıma, zabıtaya kurabiye nedir tattıralım isterim. Kısmet bakalım, o da ayrı bir macera konusu benim için. Çok sevgiler, iyi haftasonları hepimize!

Bu arada kurabiyeler Dr. Mustafa bey için Erzurum yolcusu…akşama uçaktalar!

Ohooo esas bombayı unuttum; kitchen aid den dumanlar çıktı dün. (Azcık sevindim, bozulmasa başka bir renk almak için bir türlü ayağım gitmeyecekti Esse’ye…belki sebeğ olur). Ama bu arada geçen ay başı Amerika’ya gittiğimde robotları inceledim rengarenk. Taşıyabilsem alırdım 2 tane, 200$ cık. Bedava değil mi, en pahalısı fuşyalar 400$dı. Ama aşırı ağır elbette!

Emiralp ve Ali Toker’in Bebek Kurabiyeleri

Emiralp ve Ali Toker’e hazırladığım bebek kurabiyelerinden fotoğraflar… Emiralp’in siparişini Amerika’daykn almış, dönüşte telaş içinde yetiştirmiştim. Her iki bebeğe de sağlık, analı babalı uzun ömür dilerim. Mutlu olsunlar!

Mydisk.com.tr den hard diskim için olumsuz sonuç geldi, hiç bir şekilde kurtulma şansı yokmuş datanın. Danıştay yandı, orada bile hard diskleri kurtardılar..ne yaptıysam bu kadar, tüm kurabiye fotoğrafları gitti. Neyse, geçmişe bir perde artık; çok şükür sevdiklerim yanında. Katalog yaptırmayıveririm, ya da bir gün oturur yüzlerce kurabiye süsler hepsini resimlerim…

Çok öfkeliyim bu ara. Sevgili Ataşehir Belediyesi, diye başlayan yazılar yazmak istiyorum. Acaba ben mi yanlış insanlarla görüşüyorum; ama tek değilimdir sanırım bu konularda serzenişte bulunan. Hayatımda çalıştığım en anti-sistematik kurum. Sistemler düzelmiş, itfaiyeden yanıt gözüküyor; “OLUMLU”.

Ama durun, pürüz çıkarmaları lazım, ne yapsak ne yapsak; hmm, “evrağın orijinali elimize ulaşmadan başvurunuzu alamayız”. Geldiğinde dosyama koyarsınız, “Olmaz, olur mu, bu kadar kolay iş halletmenize nasıl izin veririz, biz Ataşehir’iz”. Keşke Çekmeköy’de bir atölye tutsaymışım, onların belediyesiyle bir kaç kere görüşmüşlüğüm oldu, o kadar yapıcı ve akıcıydı ki anlatamam. Ama ben arayıp buldum, söz söylemeye hakkım yok. Daha şenliği,bugün bir set dosya gelmiş itfaiyeden; benim evrak arasında yok belli ki. Peki, ne kadar sıklıkla evrak geliyor; “haftada bir”.
Bekle 1 hafta daha hiç bir şey yapmadan! Daha neler göreceğiz. Ancak şöyle de bir şey var, şu anda üretime başlayabilir durumdayım, aksilikler varsa düzeltmemi söyleyecekler, mesele bu.

Helal olsun! Bu kadar söyleyebiliyorum; sizce de oy verirken elim titremeyecek mi??! Vermem ki, benim elimden de bu gelir. Bakalım kalbimi kazanabilecekler mi! Ama ben alacağım o ruhsatı, bu işi bıraksam da o ruhsatı almadan bırakmayacağım.

1 yaş ve 3 yaş doğumgünü kurabiyeleri

Resmini çekebildiğim kadarıyla son haftanın doğumgünü kurabiyeleri bunlar… eksiğim vardır, karman çormanım çünkü
Kanal D nin Kazanmak İçin 1 Dakika programına kurabiye ve pasta hazırladım, pastanın fotoğrafını çekmeden yollamışım kendime on kere hatırlattığım halde. Şimdi istiyorum Kanal D den belki çekmişlerdir gönderirler umuduyla. Neyseki kurabiyeler var, onları da kategori kategori toparlayabildiğim kadarıyla yayınlarım ilk fırsatta.

Böyle çalışmaya akıl mı kalır, atölyeyi de hala tamamlayamamış durumdayım. Tamam bitti diye gidiyorum şaka gibi hiç duymadığım bir şey çıkıyor. O evrakları alana kadar kibar duruşumu koruyacağım, ondan sonra kime nasıl sitem ederim bilemiyorum. Bi haşere ilaçlama sözleşmesi çıkmıştı başıma, iyi bir firma olsun diye Ataşehir yönetimin önerisiyle Proteks’i aradım. Bir harikalar! 3 hafta peşlerinden koşturdular beni. 3 hafta boyunca hep çok rica ettim bir an önce bitirelim vaktim yok diye, tabi 2 güne hemen arayacak/geleceklerdi her defasında. Mesele sözleşmeyi alıp ortadan kaybolmama engel olmak. Ben ister miyim bu kadar emek verdiğim bir işin haşerat yüzünden bozulmasını. Anlattım ama anlatamadım/inandıramadım. Dün bu işin böyle gitmeyeceğine karar verip Google‘a sordum. 7 gün 24 saat çalıştıklarını iddia eden Gezer İlaçlamayı aradım, Sağlık Bakanlığı’ndan da onaylıymış, işin en önemli kısmı o. Telefon numarasını internetten alırsınız ihtiyacı olan olursa.

Amacım bulduğum 6-7 ilaçlama firmasını aramak, fiyat almak ve aklıma yatanla çalışmak (Her ay ilaçlama yapılacağını düşünürsek). Gezer İlaçlamayı bir aradım ki nasıl kibar 2 kadınla konuştum anlatamam. Anında bilgileri geçtiler, 70TL hemen ilaçlama yapılır, sözleşmenizi anında bilgisayarınıza göndereyim, dilerseniz faks… ben daha tavrını duyduğum anda kararımı verdim başka yerleri aramamak üzere.  Ama aksilik o ya, tam ilaçlamanın olduğu saate koydu mu Dell bir toplantı önemlisinden. Eh, ailem var benim çok şükür, işler aksamayacak. Bu arada halen servis almaya devam ediyorum, her defasında içim huzur doluyor, samimiyim, ne kadar doğru iş yaptım diye.

Yarın ilaçlanıyor dükkan. Bu arada yazmayı unutmuşumdur mutlaka, ticaret odası sicil tasdiği yeterli olmadı, bir de şubeyi (atölye olacak şube açılışını) bildirip onun sicilini getirmemi istediler. O da ayrı bir komedi. Ticaret odası deyince bir çok işlemi online yapabileceğim, kurumsal bir yer hayal ediyordum hep. Yok öyle bir şey. Her işlemde kendimi Avrupalı zannedip havaya girdiğimi bir kere daha anlıyorum.

Şimdi git, 1 saat sonra gel şimdi yoğunuz, bu evrağı al, şu tutarı bankaya yatır, şurada yazan tutarı da gel bizim arka binadaki veznemize yatır. Vezneye gitmeden önce bankadan aldığın makbuzu işletmek için bize gel. Vezneye ödeme yaptıktan sonra?

“10 gün sonra hazır.” Ne? Koşa koşa banka ve binalar arası mekik dokumuş olmam bunun içinmiş. Başvurum 2 hafta daha bekleyecek. Güya hızlı olsun diye kendim gittim, gitmez olaydım, öfkeyle döndüm.

Daha şenlik bitmedi elbette, bunun çevre temizlik belgesi, itfaiyeden yangın güvenliği evrağı, o’su bu’su çok işi var.

Ama azimliyim, alacağım! Sonra satış noktalarımı düşünmeye başlayabilirim. Başlayabilir miyim, eh kısmet! Şeytan bazen bırak artık demiyor değil!!