Sosyal Sorumluluk projesi

Türkiye’nin önde gelen şeflerinin bir araya gelerek oluşturduğu beyaz ceketli melekler grubu Kanyon (değişti) Safir Alışveriş Merkezi’nde bir etkinlik düzenliyor. 25 Mart Pazar günü. Ünlü bir çok sanatçı ve basının da katılması bekleniyor. Hedef: TÜREV’in engelliler için açacağı Yaşam Evi projesine destek vermek. Siz de gelin ve bu sosyal sorumluluk projesine destek verin! 10 Masada 10 Lezzet adıyla organize edilen etkinlikte çok tatlı lezzetler TÜREV yararına, kendileri tarafından satışa sunulacak. Tüm gelir, Yaşam Evi projesine aktarılacak. Masalardan birinde Elif’in Kurabiyeleri de satılacak. Çok keyifli! Organizasyon 9’da başlıyor, ancak benden tavsiye, katılacak olursanız 13:00’dan sonra gelmekte yarar var. Türkiye’nin Yıldızları ve ayırmak istemem ama TV’den tanıdığınız Özgür şef, Oktay Usta, şeker hamuru üstadı Zeynep Ada da katılımcılar arasında. Gelirseniz ceptelefonum ana sitede mevcut, iletişim sayfasında… Görüşmek dileğiyle.

Katılımcılar ve organizasyon hakkında detaylı bilgi için Beyaz Ceketli Melekler Websitesini inceleyebilirsiniz. Ürünleri satılacak olan firmalar, Sponsorlar linki altında!

 

Bursa yolcusu dev kurabiye

Kurabiyeler sürpriz, Bursa’ya gidecek. Ufak tefek değişiklikler yapmış olsak da sipariş için gelen çizimi de ekledim. Eşime de böyle bir sürpriz yapmayı düşünüyorum bu aralar…vakit bulursam elbet. 14 Şubat’tan beri niyetliyim 🙂

Robotum yanmamış; hiç de arızası yokmuş. Hala geri alamadım ama, servisten parçalarını da gönderin diye aradıklarında annemin robotunu getirdim eve. Bir denedim ki aynı arıza. Öyle zorlanıyor ki makine, tangır tungur… o da yandı yanacak. O zaman anladım problemin evimizde olduğunu. Farklı prizlerde, farklı odalarda denedim, ama sorun aynı.

Çok kibar(!) servisi arayıp da, fikirlerini sormak istediğimde bir de azar işittim; onları ilgilendirmezmiş, elektrikçiye sormalıymışım, kendi de zaten bilmiyormuş, bu robottan anlayan başka biri varmış… sadece bir şey danışmak istediğimi söylemiştim, yedik azarı iyi mi! Üstelik kendiydi atlayan bana sorun cevap vereyim diye. Çattık yine! Ben hala kendimi Avrupalı sanıyorum ya, şaşırıyorum bu olanlara.

Robotum gelsin artık! Gelse de ne fayda, elektrikten anlayan var mı aranızda?? Voltaj mı yetmiyor nedir anlamadım ki 🙁


Mustafa doktorun kurabiyeleri

Oldu bu iş galiba! Bugün belediyeden telefon geldi, itfaiye evrağınızı aldık diye! İlk defa ben belediyeyi değil, onlar beni arayınca bir şeylerin değişmeye başladığını anladım ben zaten. Evraklarımı götürebilirmişim.

Gittim hemen, ama aksilik o ya, kaşeyi unutmuşum evde. Ne deseler beğenirsiniz: ‘önemli değil!’.

Bunda bir tuhaflık var diyerek oturdum; tabi yine indim çıktım indim ödedim tekrar çıktım, tekrar ödedim, derken eve yollandım. Kısa sürmedi ama bu sefer işler yolunda olunca daha az rahatsız oldum.

Daha güzeli, beni yönlendirdikleri sağlık merkezi vardı ya, “bunu kabul etmeyebilirler” dendi… inanamadım. Siz söylediniz deyince, ‘yooo, genelde özel polikliniklerde yaptırıyorlar’ demesin mi! Gel de ağlama, bizzat kendisiyle konuştum, bana yerini tarif etti vs… inanılır gibi değil. Ama neyse yüzlerce insanlarla uğraştıklarını düşünerek uzatmadım. Güzel olan 2-3 ay sonra gitmem gereken muayeneyi özel poliklinikte yaptırabileceğim. O sağlık merkezindeki çığlıkçı kadının ‘sen gel, götür şunu içeri ver’ muamelesine tekrar maruz kalamayacaktım; kavga da huzursuz ediyor insanı.

Bugün ne yaptık anlatayım; belediyenin istediği tüm evrakları götürdüm. Haşere ilaçlama sözleşmesi, sağlık raporları (portör muayenesi ve ciğer), dükkanın fotoğrafları ve krokisi, şirket belgeleri, ticaret sicil belgeleri (merkez + şube olarak dükkan) vs vs hepsini götürdüm. 2 de fotoğraf. Bu evraklar gitti, geldi, işlendi… bu arada tabela vergisi ödedim. Tabela takıldıktan sonra faturayı götürüp ilan-reklam beyannamesi veriliyor, 1 ayı geçerse cezası var. Fatura yanımdaydı, cezasız atlattık yine. Zabıta görürse ceza yazar ihmal etmeyin dedi, yanımdaki dükkanın zabıta olduğunu bilmeyerek. Böyle de bir yerde dükkan açmak şaşkınlığını ancak ben gösterebilirdim sanırım. Neyse, dükkanın camlara perde yerine one-way-vision yaptırmayı düşünüyordum. O görselde faaliyetimle ilgili logo, ürün fotosu vs kullanırsam yine vergiye tabi olurmuş, dolayısıyla tek renk vb yapmaya karar verdim. Metrekare çok büyük olduğu için vergisi de yüksek çıkıyor. Tabela vergisi de tabelanın büyüklüğüne, ışıklı-ışıksız vb olmasına göre vergilendiriliyor.

Onu da hallettik, ayrıca bir de harç ödedim, merak edene 750TL civarında. Dükkan 60m2 gözüktüğü için, metrekareye ve faaliyet alanına göre de bu tutarlar değişiklik gösterebiliyor. Son olarak evraklara müdürün onayı alındığında benim işim denetim beklemek üzere tamamlanmış oldu. Hala şaşkınlığı içerisindeyim. Bir tek doğalgazım kaldı açılmayı bekleyen, onu da hafta içi halledeceğim kaygısızca :)! Açılış yapsam mı acaba! Şimdi ayrı düşünceler, ne kadar aktif olur bilemem, çok da özel bir yer değil ama bir açılış ister değil mi, komşularıma, zabıtaya kurabiye nedir tattıralım isterim. Kısmet bakalım, o da ayrı bir macera konusu benim için. Çok sevgiler, iyi haftasonları hepimize!

Bu arada kurabiyeler Dr. Mustafa bey için Erzurum yolcusu…akşama uçaktalar!

Ohooo esas bombayı unuttum; kitchen aid den dumanlar çıktı dün. (Azcık sevindim, bozulmasa başka bir renk almak için bir türlü ayağım gitmeyecekti Esse’ye…belki sebeğ olur). Ama bu arada geçen ay başı Amerika’ya gittiğimde robotları inceledim rengarenk. Taşıyabilsem alırdım 2 tane, 200$ cık. Bedava değil mi, en pahalısı fuşyalar 400$dı. Ama aşırı ağır elbette!

Emiralp ve Ali Toker’in Bebek Kurabiyeleri

Emiralp ve Ali Toker’e hazırladığım bebek kurabiyelerinden fotoğraflar… Emiralp’in siparişini Amerika’daykn almış, dönüşte telaş içinde yetiştirmiştim. Her iki bebeğe de sağlık, analı babalı uzun ömür dilerim. Mutlu olsunlar!

Mydisk.com.tr den hard diskim için olumsuz sonuç geldi, hiç bir şekilde kurtulma şansı yokmuş datanın. Danıştay yandı, orada bile hard diskleri kurtardılar..ne yaptıysam bu kadar, tüm kurabiye fotoğrafları gitti. Neyse, geçmişe bir perde artık; çok şükür sevdiklerim yanında. Katalog yaptırmayıveririm, ya da bir gün oturur yüzlerce kurabiye süsler hepsini resimlerim…

Çok öfkeliyim bu ara. Sevgili Ataşehir Belediyesi, diye başlayan yazılar yazmak istiyorum. Acaba ben mi yanlış insanlarla görüşüyorum; ama tek değilimdir sanırım bu konularda serzenişte bulunan. Hayatımda çalıştığım en anti-sistematik kurum. Sistemler düzelmiş, itfaiyeden yanıt gözüküyor; “OLUMLU”.

Ama durun, pürüz çıkarmaları lazım, ne yapsak ne yapsak; hmm, “evrağın orijinali elimize ulaşmadan başvurunuzu alamayız”. Geldiğinde dosyama koyarsınız, “Olmaz, olur mu, bu kadar kolay iş halletmenize nasıl izin veririz, biz Ataşehir’iz”. Keşke Çekmeköy’de bir atölye tutsaymışım, onların belediyesiyle bir kaç kere görüşmüşlüğüm oldu, o kadar yapıcı ve akıcıydı ki anlatamam. Ama ben arayıp buldum, söz söylemeye hakkım yok. Daha şenliği,bugün bir set dosya gelmiş itfaiyeden; benim evrak arasında yok belli ki. Peki, ne kadar sıklıkla evrak geliyor; “haftada bir”.
Bekle 1 hafta daha hiç bir şey yapmadan! Daha neler göreceğiz. Ancak şöyle de bir şey var, şu anda üretime başlayabilir durumdayım, aksilikler varsa düzeltmemi söyleyecekler, mesele bu.

Helal olsun! Bu kadar söyleyebiliyorum; sizce de oy verirken elim titremeyecek mi??! Vermem ki, benim elimden de bu gelir. Bakalım kalbimi kazanabilecekler mi! Ama ben alacağım o ruhsatı, bu işi bıraksam da o ruhsatı almadan bırakmayacağım.