4 x 10 = 40 points….40 yaş kurabiyesi

A4 kağıt kadar bu kurabiye. Tam yatacakken aklıma düşen ve beni mutfağa sokup uykusuz bırakan model. Süsledim, süsledim, süsledim; bitince yatmadan resmini çekmek istedim.

Minik bir fotoğraf stüdyom ve ışıklarla donatılmış fotoğraf masam var artık, cocca hazırladı. O masanın üzerine koymamla kurabiyenin kayıp düşmesi bir oldu. Önce bir şey olmadı zannederek fotoğrafını çektim, bilgisayarımda baktım vs… derken kutuya koyarken bir gördüm ki arkada kocaman bir çatlak. Önden şeker hamuru tutuyordu aslında belki eline alan anlamazdı ama ben anlamıştım (iyi ki ben anladım). Eh, haliyle bugün yeniden pişti kurabiye…

hikayesini çok sevdim ben, Betül düşündü. Elvis, öğrenciler, Happy Boobs kurabiyelerini hazırladığım Betül’ün yeni muhteşem fikirlerinden biri.

biraz daha büyük olsa biraz daha yazı yazardım ben ona ama bu kadar olabildi :

Ece’yle Tahtakale’ye indik haftasonu. Babamız Hayyama bize lens almaya gidince biz de kek dekor malzemecileri gezmeye gittik. Ece çok komikti, sayfiyeye çıkmış gibi bir havalarla yürüyüş, kıyafet fazlasıyla şık orası için… ben de yanında. Çok sevdi Tahtakale’yi – ben sevmem aslında, çok karışık ve dağınık…üstelik kalabalık. Zaten benim miniğin de kalabalıkta kendini durduranlardan bir abi’nin elini tutmasıyla beni unutup gitmesi bir oldu. Abi’si sonra ona çikolatalar verdi, bir çok kişiden de şeker topladı… hatta Nüans’ta ‘abi, Barbie nerde’ diye sorunca görevliye durduk yerde, hediye Barbie’yi de kaptı eve dönerken. Nüans’ı seviyorum, herkes çok sıcak. Tahtakale’ye girişte bir malzemeci var, inanılır gibi değil..her soru sorduğumda öfkeleniyor, o yüzden oradan alışveriş yapamıyorum. Şaşırıyorum, ticaret yapmak isteyip müşteriyi rahatsız eden insanlara. Anlamıyorum!

Bu arada bir kutucuya girdiğimde birkaç genç kızın satıcıla sohbet ettiğini duydum. Satıcı ne iş yaptıklarını sorunca ‘kurabiyeciyiz biz’ dediler.. çok merak ettim tanıdık biri mi diye, ama soramadım uluorta. Kapıda biraz bekledim ‘burası çok kötü, ilerde çok şık kutular var’ diyecektim ama çıkamadılar. Ben de merak ettiğimle kaldım meslekdaşlarımı. Bu da kendince yeni bir meslek tabi, kurabiyecilik.

bayramda İstanbul’daydık…rüya gibi geçti gidiverdi…