Mutlu yaşlara Burcu

Pasta Gurme’nin Günlüğü Burcu’ya. Gerçek bir gurme. Yemek yapmayı ve yemeyi çok seviyor (ne kadar ince olduğuna hayret edersiniz!). Blogu burada, sushi, keyifli mekanlar, lezzetli yemekler…

Burcu uzun yıllardır arkadaşım. Slovakya’da tanıştık, bir kaç ay sonra Türkiye Dell’de birlikte çalışmaya başladık. Dün doğumgünüydü, pastasını yapmak da bana düştü. Çok seyahat ettiği için valiz, dalmayı sevdiği için şnorkel, parti ‘The Right to be Stupid’ temalı olduğu için kafasına bir huni ve ayrıca elbette bir DELL laptop…altındaki garip desenli pasta altlığı da yeni aldığım bir amerikan servis aslında. Pastacı olmadığım için malzemesizlikten uydurma oldu.

Pastayı Ece’yle yaptık elbette. Onun önünde sevimli figürlü rengarenk kaplarda un, su vb malzemeler, kek yapsın diye…

benim önümde de kendi işlerim.

2 saniye arkamı döndüğümde bıçağı kaptığı gibi pastayı boydan boya kesmesi bir oldu. Yaptı yine yapacağını anlayacağınız. Ben müdahele edene kadar da bir çizik daha attı, görmüşsünüzdür pastanın üstünde.Neyseki toparladım biraz!

Hala Londra sayıklıyor, beni Mickey’e götür diye. Daha Eurodisney’i görmedi tabi!

Uçakta dönerken bir bayan oturdu önümüze, oturmadan döndü Ece’ye baktı bir kere. Hiç birimize değil Ece’ye. Ben aldım mesajı ama önemsemedim; ne de olsa Ece uçakları seviyor ve uslu duruyor. Yanımda da tonla oyalayıcı oyuncak, sticker vb malzeme mevcut. Bir ara Ece’ye belli belirsiz aradan ‘Şşşş, başım ağrıyor’ dediğini duydum, olabilir elbet; çocuk bağırmadığı halde herhangi bir sesten bile rahatsız olabilir insan. Ama benim miniğin dudak büküldü, nasıl baktıysa, bn görmedim.

Zaten çok geçmedi, bayan dayanamadı, bana döndü: ‘kusura bakmayın, çocuğu biraz susturabilir misiniz’ gibi cevabını bilmediğim anlamsız bir soru sordu. Çok kibar görünüşlü, hoş bir bayan olsa da görünüşe aldanmamak gerekiyor sanırım. ‘Nasıl bir şey söylediğinizin farkında mısınız, çocuk bu, konuşuyor işte, nasıl susturulur ki, kaldı ki hiç bağırmıyor’ vs diye konuşurken ben şaşkınlık içinde;

‘ama çok saçma sapan konuşuyor, biraz sessiz…’ demeye başladı ki, öfkem patladı. Devamında edep bozacak kadar öfkeliydim aslında, ‘ne yapayım, döveyim mi’ diye sert bir çıkıştım. Vır vır vır konuştum, hala cevap veriyor. ‘Yapabileceğim hiç bir şey yok hanımefendi, bu işin doğrusu rahatsız oluyorsanız yer değişikliği talep etmeniz, çocuk bu, çok anlamsız söyledikleriniz…’ dedim ve konu kapandı.

Tabi bir süre sonra yer değiştirdi, insanın önünde birisinin sizden rahatsız olduğunu bilerek yolculuk yapmak üzücü/sıkıntı verici, gitmesi beni de rahatlattı aslında. Ama 2.5 yaşında bir çocuğa ‘Sus, sessiz konuş’ ya da ‘hey saçma konuşuyorsun, biraz ekonomiden bahsedelim’ gibi bir konuşma neyi değiştirirdi sizce?

Ece bir süre sonra koridorda gezinmeye başladı, genelde uçakta ilgi görür; sevgi dolu ve neşeli bir çocuktur. Yine öyle oldu, insanlarla oynadı. Biraz terbiyesiz bir tavır olsa da, elbetteki şakasına, annemin kulağına eğilip, bayanın tarafına gider ve orada gezdirirse Ece’yi ona kola ısmarlayacağımı söylediysem de annem tınmadı! 🙂